DÜNYADAKİ yaşam tam bir sinema filmine dönüştü. Para, güç, iktidar, hırs, çıkar kavgaları, aşk, kan, kin, nefret, ihtiras ne ararsan var. Son bir haftada inanılmaz olaylar yaşanıyor. Fransa'da bir kadın hastaneye bomba bıraktığı iddiasıyla ortalığı ayağa kaldırarak tutuklandı. ABD'ye karşı hamleler yapan, İran ile nükleer anlaşmayı yırtan Washington'a kafa tutan Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a suikast hazırlığında olan 6 kişi de baskınla yakalandı. Suikastçılar yakalanmadan kısa bir süre önce Macron "Eğer ABD'den bağımsız bir AB ordusu kuramazsak güvenliğimiz tehlikede" diyordu. Gözaltına alınanlar aşırı sağcı. Avrupa'daki aşırı sağcıları, faşistleri tek merkez altında toplayıp iktidara getirmek için Brüksel'e karargah kuran da Steve Bannon... O bir Amerikalı... Trump'ın eski başdanışmanı... Küresel sermayeye savaş açan Pentagon'un piyasaya sürdüğü en güçlü adamı... Buna karşılık Macron da dünyanın en zengin ailesi Rotschild'lerden aldığı bursla yükselen, hanedanın şirketlerinde çalışırken Fransa'nın başkanlık koltuğuna uçurulan bir isim... Sık sık terör saldırılarıyla sarsılan Fransa'da Başbakanlık konutunda beş gün önce de silahlar patlamış, bir güvenlik görevlisinin intihar ettiği söylenerek olay kapatılmıştı. Ülkede korku ve panik tavan yaptı. İş öyle hale geldi ki Dijon kentinde yeni doğan oğluna "Cihad" ismini veren bir anne hakkında belediye tarafından savcılığa suç duyurusunda bulunularak "Durdurun bu ismi" çağrısı yapıldı. İstihbarat örgütleri savaşları, "Avrupa Birliği'ni parçalamann yolu Almanya'ya göre daha zayıf halka olan ikinci lider ülke Fransa'ya dize getirmekten geçer" görüşüyle Paranoyaya dönüştü. İspanya da bomba ihbarları ile sarsıldı. İspanyol polisi de Başbakan Pedro Sanchez'e ağır silahlarla saldırarak suikast girişiminde bulunmaya hazırlanan bir kişinin tutuklandığını duyurdu. Bask bölgesinin bağımsızlık kavgası istihbarat örgütlerinin iştahını kabartıyor, piyonlar ülkeyi karıştırmak için sahaya sürülüyor. Seçim öncesi bombalı paketler, 11 kişinin öldürüldüğü Sinagog baskını, 7 kişinin vurulduğu gece kulübü saldırısı, iki siyahinin öldürüldüğü kilise baskını derken ABD seçim sonrası bu defa 13 kişinin öldürüldüğü Bar saldırısı ile şoka girdi. Saldırgan eski bir askerdi. Hemen ertesinde de bir el yüzbinlerce insanı New York'ta sokaklara dökerek, Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu kaybeden Trump'ın "Başkanlıktan azledilmesi" için çağrı yaptırıyordu. Bu eylemlerin tüm şehirlere yayılması için birileri sosyal medyada deli danalar gibi çalışıyordu. Ve derken İngiliz sömürgesi Avustralya'da bir kişi dün bıçakla önüne gelene ve polislere saldırdı. Bir kişiyi öldürdü, iki kişiyi de yaraldı. Olayı CIA'nn kurduğu DAEŞ üstlendi. Dünya bu olayı konuşurken, saatler sonra da İngiliz Başbakanı Teresa May'ın konvoyuna araçla dalan bir kişi iki polisin yaralanmasına neden oldu. Olay yeri Belçika'ydı. Dünya liderleri 1. Dünya Savaşı'nın bitiş yıldönümünü kutlamak üzere bu ülkeye geliyordu. Ancak birileri o kutlama ülkesinde 3.Dünya savaşı çıkarmak için düğmeye basıyordu. Aynı gün içinde hem İngiliz Başbakan'a hem de sömürgeleri Avustralya'ya saldırı düzenlenmesi tesadüf değildi. Dünyanın süper gücü olduğunu idda eden ABD borç batağındaydı. Ayakta kalabilmek için önüne gelenden tahvil satarak borç alıyordu. Mayıs ayının ortasında ABD Hazine Bakanlığı en çok borcun 1 TRİLYON 244 MİLYAR DOLARLA Çin'e olduğunu açıklıyordu. Sonra 1 TRİLYON 137 MİLYAR DOLAR alacağı olan Japonya ikinci sırada geliyordu. ABD Hazine Bakanlığı'na göre Türkiye'nin bile 52 MİLYAR DOLAR alacağı vardı. Hem süper güç hem de dünyanın en batık ülkesiysen olacağı buydu. O yüzden her yerde herkese saldırarak BORÇ batağından kurtulmak için çırpınıyorlar. Macron "3. Dünya savaşının kapsındayız" dedi altı gün önce. Lavrov da üç gün önce dünyanın raydan çıkmak üzere olduğunu söyledi. Diken üzerindeki dünyada savaş tamtamları çalıyor...Bizim CHP'de ise gündem "Türkçe ezan" iyi mi? Allah akıl versin... Ne diyelim?
top of page
bottom of page
Comments